Ben grafik tasarımcı Ayşe'yim ve seramikle ilk çocuğum Ali bebekken tanıştım. Bu tesadüfi örtüşme, seramik tasarlamanın ve bir çocuğu büyütmenin benzer duygular ve motivasyonlar paylaştığını hissettirdi. Tıpkı bir parça ham kil gibi, çocuklar da ebeveynlerinin becerileri, özverisi ve sevgisiyle şekillenir. Bu sürecin her aşamasını izlemek ve sonunda ortaya çıkan karakteri görmek, tıpkı bir seramik parçası yaratmanın verdiği tatmin gibi eşsiz bir mutluluktur. Bu yüzden markamı, oğlumun "meme" (meme) kelimesini tam olarak söyleyemediğinde kullandığı kelimelerden esinlenerek adlandırdım ve bunun yerine bana "mem" dedi. Ve böylece Mem Design, ilk oğlum Ali ile birlikte doğdu ve onunla birlikte büyüdü ve değişti.
Bir tasarımcı olarak, hayatımızdaki mutlu anları ve anıları aydınlatan neşeli tasarımlar yaratmaya inanıyorum. Mutluluğun günlük hayatımızın küçük anlarında gizli olduğuna gerçekten inanıyorum. Bunu aklımızda tutarak, bir aile olarak, kullanımları sırasında mutluluk ve sıcaklık getirecek ürünler yaratma hedefiyle yolculuğumuza başladık. Farklı renkler ve desenlerle oynayarak, sanki dünyanın dört bir yanını dolaşıyormuşum gibi hissediyorum. Her bir parçayı kendi ellerimle boyamak, sırlamak ve fırınlamak harika bir duygu ve bir aile olarak, her şeyi sanki kendi kullanımımız için yapıyormuşuz gibi yapıyoruz. Bu parçaların tadını bizim kadar çıkarmanızı umuyoruz!
Yaşam alanımda beni mutlu eden, baktığımda veya dokunduğumda kendimi iyi hissettiren nesneler bulundurmayı seviyorum. Günlük rutinler arasında, bu nesnelerle etkileşime girdiğim anlar günüme enerji katıyor. Ürünlerimi her zaman bu anlayışla tasarlamaya ve üretmeye çalışıyorum.
Bu mutluluğu farklı evlere yayma, daha önce hiç gitmediğim ve belki de hiç gidemeyeceğim yerlerdeki insanlara ulaşma ve onların anlarına olumlu bir şeyle eşlik etme fikri benim için inanılmaz heyecan verici.
Çok teşekkür ederim.
